2020 yılında dünya ekonomisi ve mali piyasalarına yönelik stratejik bir bakış açısı…

  • 2020’nin ilk çeyreğinde geniş kapsamlı bir kâr realizasyonu süreci, sonrasında ise merkez bankalarının yeniden direksiyona geçtiği bir süreç yaşayabiliriz.
  • Kasım-2020 ABD seçimleri öncesinde Trump’ın piyasa olumsuzluğuna müsaade etmeyeceği kanaatindeyiz.
  • Yılsonu EURUSD paritesi tahminimiz 1.15. XAUUSD paritesinin yıl içinde 1650 dolar/onsa gideceğini düşünüyoruz. Ancak gümüşü daha fazla beğeniyoruz.

Dünkü bültenimizde 2019 yılında dünyada yaşanan ekonomik ve finansal gelişmeleri birbirinden farklı perspektifler ile ele almıştık. 2020 yılına ilişkin değerlendirmelerimize ışık tutacağından dolayı bu hususları kısaca özetlememiz gerekirse: a) Dünya ekonomisi senkronize bir şekilde yavaşlıyor, b) Bu yavaşlamayı gidermek adına merkez bankaları ultra-gevşek para politikalarına devam ediyor, c) Finansal piyasalar parasal genişlemeden faydalanıp yılı oldukça iyimser bir performans ile tamamlıyor, d) Bununla birlikte ekonomik durgunluk korunuyor, sosyal ve siyasal yansımaları dünyayı daha korumacı bir yapıya doğru sürüklüyor, e) Korumacı yapı milliyetçi ve popülist iktidarlara neden olup küresel bazda çatışmacı bir ortam yaratarak ekonomi dışı riskleri de yukarı çekiyor. 2020 yılına böyle bir ortamın gölgesinde giriyoruz.

Yılın tamamını tek bir görüş ile açıklamak mümkün değil zira yıl içerisinde farklı farklı senaryolar yaşama ihtimalimiz kuvvetli. İlk olarak konuya finansal piyasa çerçevesinden yaklaşalım. Mübalağa yapmadan belirtmeliyiz ki 2019’da dünyada neye para yatırıldıysa karşılığında muhakkak getiri elde edildi. Özellikle de hisse senedi piyasalarında… Bloomberg’in takip ettiği 94 hisse senedi endeksinin 74’ü yılı artıda tamamlarken 30’unun artış hızı %20’nin üzerinde gerçekleşti. MSCI dünya hisse senedi endeksi yaklaşık %25 artarak zirve yaptı. Bu eşsiz performans hiç şüphesiz sonsuza dek sürmeyecek. Bir noktadan sonra kâr realizasyonu yaşanması kaçınılmaz olacaktır ki bunu sağlıklı bir gelişme olarak da görmekte yarar var. Yeni bir yükseliş trendine girilmesi için endekslerin durup nefeslenmesi gerekir. Pekiyi kâr realizasyonu eğilimini ne tetikleyebilir? Bu soruya cevap vermek için bu yılki sert yükselişe neyin sebep olduğunu sorgulamak gerek. Cevap basit, merkez bankalarının ultra-gevşek para politikaları ile ABD-Çin arasında ticaret anlaşması yapılacağı beklentisi. Bu iki unsur da gerçekleşti. Demek ki, bu andan itibaren bu unsurların endeksleri daha fazla yukarı itmesi zor. Ya yeni bazı tetikleyici unsurlar devreye girecek ya da piyasalardaki yükseliş eğilimi duracak. Bu noktada da yerçekimi devreye girerek, “en iyi kâr cepteki kârdır” ilkesinden hareketle kâr satışlarını başlatacak.

Bu noktada zamanlamayı tam olarak kestirmek güç olsa da ufak bir tahminimiz var. Öncelikle FED art arda 3 faiz artırımının ardından beklemeye geçti. ABD’den gelen göreceli olarak güçlü veriler de bu beklemeyi teyit ediyor. ABD’deki repo piyasası dengelenmeye başladığından dolayı FED’in bilanço büyütme eğilimi de kısa süre içerisinde sonlanacak. Bu noktada Amerikan tahvil faizlerinde bir miktar yükseliş olabilir. Hele ki, enflasyon rakamları ve göstergeleri de yukarı yönlü sinyaller sunarsa bu yükseliş bir miktar da sert olabilir. Grafiklere teknik açıdan baktığımızda Amerikan 10 yıllık tahvil faizinin %1.95-2.00 bandının üzerine gitmesi durumunda küresel risk iştahının azalması olası görünüyor. O zaman, Amerikan 10 yıllık tahvil faizinin yakından izlenmesinde yarar görüyoruz. Avrupa cephesinde de benzer bir analoji kurabiliriz. Dün de bahsettiğimiz üzere, ECB’nin çiçeği burnunda başkanı Lagarde para politikasında sınırlara gelindiğini belirterek maliye politikasında genişlemeci adımlar atılmasını öneriyor. Bu durumda ortaya çıkacak bütçe açığı tahvil faizleri üzerinde yukarı yönlü bir baskı yaratabilir. Zaten son günlerde bunun ayak seslerini hissediyoruz. Mesela, Alman 10 yıllık tahvil faizi Ağustos ayında eksi %0.70’e kadar geriledikten sonra hareketin rasyonel olmadığı kanaatine varan yatırımcıların tepki hareketleri ile eksi %0.22’ye kadar yükseldi. Muhtemelen, ABD’de tahvil faizlerinin yükselmesine paralel olarak Alman 10 yıllık tahvil faizi de %0’a yaklaşacaktır. Gelişmiş ülke faizlerinin yönünü yukarı çevirmesi küresel tahvillere de satış getirecektir ki bu da Japon Yeni’nde değerlenme yaratacaktır. Zira, getiri arayışı için faiz veren enstrümanlara yönelik Japon yatırımcıları bu pozisyonlarını kapatıp yeniden Japon Yeni’ne geri döneceklerdir. 2019’da USDJPY paritesi ne zaman 104.5 seviyesine gerilemişse gelişmekte olan ülke para birimlerinde sert değer kayıpları yaşanmış. Bu nedenle de, ABD ve Alman 10 yıllık tahvil faizlerine ilave olarak USDJPY paritesini de izleyeceğiz. Uygun şartların oluşması halinde bahsettiğimiz kâr realizasyonları olacaktır. Bu hareketi yılın ilk aylarında bekliyoruz.

Küresel kâr satışı sürecinde iki varlık grubunda sert hareketler olabileceğinden endişe ediyoruz. Bunlardan ilki gelişmekte olan ülke (EM) paraları, ikincisi ise petrol fiyatları. İlk grupta yer alan ülke merkez bankaları bu yıl art arda faiz indirimlerine giderek para birimlerini olası kur ataklarına karşı savunmasız bıraktılar. Mesela, Brezilya’da politika faizi %4.5’e, Rusya ve G.Afrika’da %6’lara, Hindistan ve Endonezya’da ise %5’lere kadar geriledi. Her ne kadar enflasyon rakamları gerilese de bir noktadan sonra bu ülkelerin sundukları getiriler taşıdıkları riskleri karşılayamıyor algısına neden olabilir. Türk Lirası’nın da bu kategoride yer aldığına inanıyoruz ki aynı kırılganlığa da sahip. Petrol fiyatları ise özellikle Aralık ayındaki hareketinin ardından zihinlerde önemli soru işaretlerine neden oldu. Bir yandan küresel ekonomik durgunluğun talebi aşağı çekmesi, diğer yandan arzın her geçen gün biraz daha artması (S.Arabistan ile Kuveyt’in anlaşması ile 300bin/günlük yeni arz daha geliyor) petrol fiyatlarını aşağı çekmeliydi. Ancak realite tam tersi oldu. Finansal yatırımcıların ilgisi ile Brent cinsi ham petrol fiyatı 67.5 dolara kadar yükseldi. Bizim tahminimiz o ki, küresel kâr realizasyonu eğiliminin başlaması ile petrol fiyatlarında önemli oranda bir geri çekilme yaşanacağını tahmin ediyoruz.

Yukarıdaki üç paragrafta detaylı bir şekilde küresel mali piyasalarda yılın ilk aylarında yaşanmasını beklediğimiz kâr realizasyonu eğilimini yazdık. Bunu şimdiden söylemek biraz müneccimlik girişimi olacak ama ABD ile Çin arasındaki görüşmelerin teknoloji kısmını da içeren ikinci ve sonraki safhalarına yönelik görüş ayrılıkları da bu döneme denk gelebilir. Bu gelişmeler karşısında merkez bankalarının yeniden matbaanın başına geçeceğini tahmin ediyoruz. ABD’de hem yeni faiz indirimleri hem de bilanço genişlemesi gündeme gelebilir. FED üyeleri şu an 2020’de faizlerin sabit tutulacağını belirtseler de piyasalar 2020’de %40 ihtimalle faizlerde bir kez indirime gidilebileceğini öngörüyor. ECB cephesinde faiz indirimi için yer yok. Buna alternatif olarak son IMF toplantılarında dile getirilen “helikopter para” uygulamasının devreye sokulabileceği kanaatindeyiz. Bu uygulamanın standart modelindeki gibi değil de artan bütçe açıklarının para basarak finanse edileceği yönünde ilkel bir modelle uygulanacağını tahmin ediyoruz. Madem ki finansal piyasalar uzunca bir süredir parasal genişleme lafzını dahi duyunca coşkuya geliyorsa, bu uygulamalar da ilk başta piyasaları mutlu edecektir. Tahminimiz o ki, merkez bankalarının yeni bir tur parasal genişlemesi yaz aylarına doğru olacak ve bu da finansal piyasaların yaz aylarını yine huzurlu bir biçimde atlamasına neden olacaktır.

2020’nin dünyada en önemli gündem maddelerinden birisi Kasım ayında ABD’de yapılacak başkanlık seçimi olacak. İçinde bulunduğumuz günlerde Başkan Trump aleyhine yürütülen azil soruşturmasının herhangi bir sonuç vermesi beklenmiyor. Hatta, bu sürecin Trump’a seçmen nezdinde artı bir değer yarattığını gösteren anketler dahi var. Mevcut adaylar arasında baktığımızda Trump’ın ikinci kez seçilme ihtimali kuvvetli görünüyor. Bu sonucu garanti altına almak isteyecek olan Trump’in seçimlere kısa bir süre kala piyasa olumsuzluğuna müsaade etmeyeceği görüşündeyiz. Bu nedenle de olası bir kâr realizasyonu eğiliminin muhakkak yeni bir tur parasal desteklemeye neden olacağını düşünüyoruz. Bu nedenle de küresel mali piyasaların Amerikan seçimlerine kadar olacak süreyi hasarsız ve sıkıntısız atlatacağı kanaatindeyiz. Seçimler sonrası ise yatay bir hareket ile yeni yıl beklenmeye başlanır. Yarınki bültenin konusu olsa da ABD seçimleri öncesinde Trump’ın Türkiye politikasına yönelik bakış açısının bir nebze de olsa aleyhimize evrilme riskini görüyoruz.

Hulâsa, 2020 yılında küresel mali piyasalarda önce kâr realizasyonu eğilimi sonrasında ise parasal destekleme ile yeniden artan risk iştahı ve en son da yatay bir konsolidasyon süreci öngörüyoruz. Gelelim bu esas çerçeve altında varlık grubu fiyatlamalarına ilişkin görüşlerimize. Bu başlık altında yılın geneline ilişkin bir bakış açısı sunmaya gayret sarfedeceğiz. İlk olarak ABD Doları’ndan (USD) başlayalım. USD bu yıl Eylül ayına kadar küresel anlamda değer kazandı. USD endeksi DXY 99.5 ile 2017 yılı Mayıs ayından bu yana en yüksek seviyeye ulaştı. Ancak, FED’in bilanço genişletmesine başladığı Eylül ayı ortasından itibaren yönünü aşağı çevirdi ve 96.5’e kadar geriledi. Yukarıda da detaylı bir şekilde ele aldığımız üzere 2020’nin özellikle ikinci yarısında FED’in yeniden parasal desteklemeye gideceğini ve bunun da USD üzerinde değer kaybı baskısı yaratacağını düşünüyoruz. Bu kapsamda, EURUSD paritesinin yılın ilk yarısında 1.10 civarı ve hafif üzerinde kalacağını ancak ikinci yarıda 1.15 ve üzerine doğru bir hareket sergileyeceğini öngörüyoruz. Bu harekette Avrupa’da tahvil faizlerinin yeniden artıya geçmesinin de payı olacaktır.

İngiltere üç yılı aşkın bir süredir Brexit kaosu ile uğraşıyor. Aralık ayındaki seçimler ile bu risk kısmen de olsa azaldı. Her ne kadar Başbakan Johnson taviz elde etmek adına Brexit anlaşmasını yeniden müzakereye açabileceğini belirtse de bunun zorlama bir çaba olduğunu ve bu nedenle de bu hususta ısrar edilmeyeceğini düşünüyoruz. Brexit süreci 31 Ocak’a kadar yetişmeyebilir. Ancak, bir sonraki tarihte çıkışın olacağına kesin gözüyle bakıyoruz. Bu süreç ilk etapta İngiliz Poundu’nda değerlenmeye neden olabilir. Teknik olarak, GBPUSD paritesi 1.40-1.45 bandına doğru bir yükseliş kaydedebilir. Ancak sonrasında İskoçya’nın bağımsızlık talebi ve İrlanda’nın birleşme riski gündeme gelecektir ki bu da GBP’deki kazançların bir kısmının geri verilmesine neden olacaktır. Bu nedenle de GBPUSD paritesinin dalgalı seyrin ardından yılı 1.30-1.35 bandından tamamlayacağına inanıyoruz. Japon Yeni (JPY) güvenli liman olarak kullanılmaya devam edilecek. Bunun sonucu olarak da riskin arttığı dönemlerde JPY’de değerlenme, azaldığı dönemlerde ise değer kaybı ile karşılaşabiliriz. Bunu daha somutlaştırmamız gerekirse, USDJPY paritesinin aşağıda 104.5 civarına kadar gerileyebileceği, yukarıda ise mevcut 110.0 seviyesine yakın seyredeceği kanaatindeyiz.

Gelelim emtia cephesine… Kıymetli maden fiyatları, USD faizleri ile ters orantılı, risk algısı ile doğru orantılı hareket ediyor. Parasal genişlemenin ivme kazandığı dönemlerin kıymetli maden fiyatları açısından avantajlı olduğunu biliyoruz. Bu kapsamda 2020’nin ikinci yarısı altın ve gümüş için olumlu bir döneme sahne olabilir. İkincisi, ABD-Çin ticaret görüşmelerinin çıkmaza girdiği her dönemde kıymetli maden fiyatları sert yükseliş kaydetmişti. 2020’de bu riski de özellikle teknoloji mevzusu gündeme geldiğinde göreceğimizi düşünüyoruz. Bu nedenle, XAUUSD yılın ikinci yarısında 1650 dolara varan bir yükseliş kaydedebilir. XAGUSD’deki yükselişin biraz daha belirgin olabileceğini ve 22.5 dolar seviyesinin üzerine gidilebileceğini tahmin ediyoruz. Küresel durgunluk tahminimiz nedeniyle endüstriyel maden fiyatları tıpkı bu yıl olduğu üzere zayıf seyrini koruyabilir. Muhakkak ki bu yıl nikel ve demir cevherinde yaşandığı paralelde bazı ürün gruplarında münferit sert hareketler olabilir. Ancak, sanayi açısından önem arzeden bakır ve alüminyum fiyatlarının 2020’de de sakin kalacakları kanaatindeyiz. Petrol için görüşümüzü yukarıda vurgulamıştık. Daha da somutlaştırmak gerekirse Brent petrolde sene sonu tahminimiz 65 dolar/varil. Kripto para birimlerine kavramsal olarak daha fazla alışacağız. Ancak bu alışma fiyatlardan ziyade blokzincir teknolojisinin kullanımındaki yaygınlaşma kaynaklı olacak. Bu da Bitcoin tarzı başat ürünlerde fiyat artışına neden olacaktır. 2020’de Bitcoin’de yukarı yönlü sert fiyat hareketleri görebiliriz.

Bu tahminleri baz senaryo paralelinde oluşturduk. Siyasal, sosyal ya da jeopolitika kapsamında yaşanabilecek büyük ve beklenmedik bir gelişmenin bu tahminleri boşa çıkarabileceği not düşülmelidir. Bu nedenle de bu tahminler paralelinde pozisyon almaktansa finansal risk yönetim ilkelerine bağlı olunması gerektiğine inanıyoruz. Dün ve bugünkü bültenlerle küresel ekonomiye ilişkin tahminlerimizi sunmuş olduk. Yarın ise Türkiye ekonomisi üzerine beyin jimnastiği yapmaya çalışacağız. Mutlu ve huzurlu bir gün geçirmemiz dileklerimle…

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *